Abdülkadir Han, Pakistan'ın nükleer programının kurucusu olarak tanınıyor ve 2021 yılında hayatını kaybetmesine kadar ülkesinin en saygın bilim insanları arasında yer aldı. 1936 yılında Bhopal, Hindistan'da doğan Han, 1947 yılında ülkesi Pakistan’a göç etti. Hindistan’ın nükleer güç olmasının önünü açarak, Pakistan tarihine kendi ismini altın harflerle yazdırarak, bilimsel alanlarda önemli katkılarda bulundu.
Öğrenim Hayatı ve Erken Yılları
Abdülkadir Han, 1 Nisan 1936'da Hindistan’ın Bhopal kentinde dünyaya geldi. Çocukluğu sırasında İngiliz sömürgesinin sona ermesiyle birlikte ailesiyle birlikte Pakistan'a göç etti. Genç yaşlarından itibaren bilimle ilgilenen Han, 1960 yılında Karaçi Üniversitesi’nden fen bilimleri alanında lisans diploma aldı. Daha sonra eğitiminin devamında Berlin’e giderek metalurji mühendisliği üzerine eğitim almaya başladı. Eğitimine devam ettiği süreçte, Hollanda ve Belçika gibi ülkelerde ileri düzey teknoloji ve mühendislik çalışmalarında yer oldu. Bu dönem, onun bilimsel ilerlemesinde önemli bir adım olarak kayıtlara geçti.
Nükleer Çalışmalar ve Pakistan’a Dönüşü
Han, Pakistan’ın nükleer programına yönelik en büyük katkısını, uranyumu nükleer parçalanabilir malzeme haline dönüştüren santrifüjler için planlar geliştirerek sağladı. İngiltere, Hollanda ve Almanya’dan oluşan nükleer mühendislik konsorsiyumu Urenco’da çalışırken, bu kritik bilgilerin Pakistan’a getirilmesiyle suçlandı. Bunun sonrasında dönemin Pakistan Başbakanı Zülfikar Ali Butto tarafından uranyum zenginleştirme projesinin başına getirildi. Han'ın liderliğinde, 1978 yılında ekipleri, uranyumu başarıyla zenginleştirdi ve 1984 yılında nükleer bir cihazın patlatılmasına hazır hale geldiklerini duyurdular. Bu çalışmalar, Pakistan'ın askeri gücünü ciddi şekilde artıran dönüm noktaları arasında yer aldı.
Mossad’ın Suikast Girişimleri ve Tehditler
Abdülkadir Han, eski Mossad Şefi Shabtai Shavit'in bile dile getirdiği gibi, CIA tarafından Usame bin Ladin ile eş değer tehlike olarak görülüyordu. İsrail, Han ve ekibinin nükleer hedeflerine ulaşmasını engellemek için yoğun çabalar sarf etti. 1980'lerde, özellikle Avrupa’daki tedarikçilere yönelik gerçekleştirilen suikast ve sabotaj girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. Han, bu tür saldırılara rağmen nükleer programını ilerletmeye devam etti ve Pakistan’ın askeri teknolojisini güçlendirdi. Kendisine yönelik tehditler ve suikast girişimlerine rağmen hedeflerine ulaşmayı başardı ve ülkede güçlü bir lider olarak öne çıktı.
Uluslararası İlişkiler ve Nükleer Testler
Pakistan’ın nükleer gücünü oluşturması sürecinde, Soğuk Savaş dönemi sırasında Çin’in Pakistan’a sağladığı uranyum ve teknik destek önemli bir rol oynamaktadır. Aynı dönemde ABD’nin Afganistan’daki Sovyet tehdidi dolayısıyla Pakistan’a göz yumduğu biliniyor. Ancak 1990’larda bu desteklerin kesilmesi, Pakistan’ın nükleer hedefinde zorluklar yaşamasına sebep oldu. Bununla birlikte, 1998'de Belucistan çölünde gerçekleştirilen nükleer testle birlikte Pakistan, yedinci nükleer güç unvanını kazandı. Bu tarihi test, Han’ın liderliğinde ve katkılarıyla ulusal bir zafer haline geldi ve kendisi de ulusal kahraman ilan edildi.
Skandallar ve İtibarının Sarsılması
Abdülkadir Han, 2003 yılında Libya’nın Kaddafi tarafından ifşa edilen bir nükleer ağla ilişkilendirildi. Bu uluslararası ağın İran ve Kuzey Kore’ye teknoloji transferi küçük oldukça dikkat çekici bir skandal olarak gündeme geldi. Han hakkında çıkarılan bu iddialar neticesinde ev hapsine gönderilmesine karar verildi. Ancak buna rağmen Pakistan’da, bireysel itibarı hiçbir zaman zedelenmedi. Ülkesindeki prestijini kaybetmeyen Han, nükleer alandaki çalışmalarının ve başarılarının ardından halkı tarafından kahraman olarak anılmaya devam etti.
Vefatı ve Kalıcı Mirası
2021 yılında Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden Abdülkadir Han, Pakistan Başbakanı İmran Han tarafından "ulusal simge" olarak anıldı. Vefatı, ülkesinde büyük bir üzüntü yarattı ve birçok insan tarafından; Pakistan'ın askeri gücünü artıran bir kahraman olarak hatırlanmaktadır. Han, topluma kazandırdığı nükleer güç ile Pakistan'ı "kimsenin kötü gözle bakamayacağı" bir konuma getirdiği için hâlâ saygı ve sevgiyle anılmaktadır. Abdülkadir Han'ın mirası, Pakistan’ın askeri ve bilimsel alanındaki ilerlemeleriyle süregelmektedir.